bir ay daha bitti: subat'ta neleri sevdim? (02_17)




Merhabalar! Subat ayının "neler sevdim" postuyla gecikmeli de olsa karsınızdayım! :) Bu ay evden cok az cıkmıs olmamın yansımalarını bulacagınız bu post icin caylarınızı kahvelerinizi kapın ve baslayalım! Keyifli okumalar :)


MUZIKLER

City of Stars - Ryan Gosling, Emma Stone (La La Land Original Motion Picture Soundtrack) - Oscarlı sarkı kardes, boru degel...
Start A Fire - John Legend (La La Land Original Motion Picture Soundtrack)
My Tunnels are Long and Dark These Days - Asaf Avidan
Powder Room Collapse - Rebekka Bakken
One Man Show - Ariana Savalas
You Don't Own Me - Brenna Whitaker - Suicide Squad'da duydugumdan beri böyle bir versiyonunu arıyordum :3
Midnight Blues - Snowy White - bu harika bir olay, bir yolculuk adeta.
Koca Bir Sacmalık - Jakuzi - bu ayın acık ara favorisi, müzik zevkiniz ne olursa olsun lütfen bunu bir deneyin.

"nasıl birisin 
beni böyle üzebilirsin 
sanki her seyi denedin 
kalabilirsin  
pekâlâ gidebilirsin 
daha degersiz hissettiremezdin 
cünkü ben 
ne zaman bir sey istesem  
bana verirler koca bir sacmalık 
bilirsem 
hata nerde bilirsem 
hic sasırmam kafanı sisirmem"

Bak Bana - Sena Sener
Le Vent Nous Portera - Sophie Hunger
Alone - Heart - nostaljiks
Budapest - George Ezra - cok tatlı bir sey bu :)
Almaz - Randy Crawford
How Can You Mend A Broken Heart - Al Green

ve son olarak, bir Star TV dizisi olan Anne'nin tema müzigi dikkatimi cekti bu ay. Yahu dedim, bir yerden tanıyorum ben bu müzigi. Cok uzun sürmedi dizinin müziginin Schindler's List Soundtrack'inden laaps diye arak oldugunu ayıkmam. Yani, umarım degildir, bir sekilde gerekli izinler vs alınmıstır, cünkü ben bu kadar büyük benzerlige "esinlenilmis" demekte zorlanıyorum acıkcası. Tabii yine de otorite degilim, bilemem. Velhasıl, hic yoktan bu dünyanın en hüzünlü müzigini tekrar kafaya taktım bu sayede ve döndürüp döndürüp dinledim bu ay. Buraya da koyayım, Itzhak Perlman'ın büyüklügünü hep birlikte takdir edelim.

Theme From Schindler's List - Itzhak Perlman, Boston Symphony Orchestra


YOUTUBE





Karsu 24 Mart'ta Izmir'e geliyor! AKM Yunus Emre Sahnesi'ne, biletler gisede ve biletix'te (giseden alırsanız daha uygun) haberiniz olsun :)


YOUTUBE KANALI



Bu yılki Oscar Ödül Töreni'ni izlediyseniz, zırt pırt araya giren Uludag Frutti Extra reklamı vardı ya, iste orada sevgilisine hesap soran kız rolünde oynayan Elvin Levinler adlı güzel kızımızın Youtube kanalı elvinimin. Sanıyorum baslangıcta elvinim in konseptiyle baslıyor Youtube macerasına ve seyahat vlogları cekiyor; sonra bazı bazı makyaj, sac, bazı bazı saglıklı yasam, son zamanlarda da cesitli workout ve yoga vidyolarıyla devam ediyor. Beni bu kızın güzel pozitif enerjisi bagladı kanalına, sürekli gülümseyen, lafları düzgünce bir araya getirebilen ısıl ısıl birisi. Her ne kadar azcık antin kuntin dizilerde oynamıslıgı varsa da sanırım bu ara dizi piyasasından uzak duruyor. Kendisinin yoga egitmeni oldugunu biliyorum, cektigi yoga vidyolarını severek takip ediyorum. 

Elvin Levinler'in benim icin olumsuz yönleri: Sıkca esinden "kocam" diye bahsetmesi ("Bu kahveyi bana kocam yaptı" gibi), bunu ciddi anlamda itici buluyorum; bir digeri de saglıklı yasam sportiflik maraton kosmaca vs seklinde etrafta dolasırken gecmisinde The North Face Ultra Trail Kapadokya yarısmasında yaptıgı hile sonucunda Ismail Ege Sasmaz ile birlikte diskalifiye edilmesi gibi bir kara lekenin bulunması. Yoga pratigini icsellestirmis gibi görünen bir insanın böyle bir ückagıda kalkısmasını genclik hatası ya da bilemedigim baska sebeplere baglıyorum, baska da bir yorumum yok konuyla ilgili. Suraya da bir yoga vidyosu koyayım:


Cok detaya girmeyecegim, bütünüyle sevdigim ve komik buldugum bir kanal degil Deniz Bagdas cünkü; yine de söyle bir gezinilesi, göz atılası oldugunu düsünüyorum. Sebep olarak da buraya bir iki favorim olan vidyosunu koyacagım :) Aklınızda bulunsun.


"Bu video sponsorlu degildir. Cünkü abone sayım cok az. Abone sayım artınca sponsorlu video cekebilirim ama cekmeyedebilirim, bu benim bilecegim bir is."



OYUN

Bu ay birtakım leziz flash oyunlar kesfettim, meraklıları hemen asagıya alayım :)
  • Deep Sleep

Horror türünde bir point and click oyunu, eger benim kafadansanız "Allahım 3 pikselden korktum ya la" diyecekseniz oyun bittiginde. Deeper Sleep diye bir de devam oyunu varmıs. Asagıdaki linke tıklayarak oynayabilirsiniz :)


  • What's Inside The Box

Puzzle türünde keyifli bir oyun, zorluk seviyesi cok yüksek degil, o yüzden hint (ipucu) almamaya calısın. Linki asagıda :)


  • Cube Escape: Theatre

Cok basarılı point and click oyunu, siddetle tavsiye ediyorum! Toplamda 8 adet Cube Escape oyunu varmıs elelelelelelele oynanır ki hepsi :3



KOZMETIK, KISISEL BAKIM, AKSESUAR


Hemen bu ayın tek aksesuarı, benim sevgili mecburi aksesuarım gözlügümü söyleyip aradan cıkarayım :) Lens kullananlar bilir, artık elinizdeki lens numaralarıyla internet üzerinden ya da optikciden gidip pasa gönlünüzün buyurdugu sekilde lens alamıyorsunuz; muayene olup recete yazdırmanız gerekiyor (numaralarınız degismemis olsa bile, hicbir sikayetiniz olmasa bile................). Ben de bu sebepten bu ay gidip muayene oldum ve yeni lens aldım. Bu is icin gitmisken gözlük hakkımın da vaktinin geldigini ögrendim (dövlettomuz biz gözlüklülere 3 senede bir gözlük degistirme hakkı tanıyor). Bunun üzerine, evdeki gözlügümün numaralarının da güncel olmaması sebebiyle hadi dedim benim de düzgün bir gözlügüm olsun ki aksamları lenslerimi cıkarıp gözlük takayım filan :3 ve bu bebegi sectim kendime :3

Cerceve SGK'nın ödedigi cercevelerden bu arada; sapları siyah, camların etrafı petrol rengi, mat bir cerceve. Benim camlarım organik, %65-70 civarında inceltilmiş ve tırı vırı bir sürü vasfa sahip oldugu (olması gerektigi) icin toplamda maliyeti 1000 tl'nin üzerinde. Ben gözlügümü tanıdık optikcimizin indirimiyle 800 tl civarına aldım; yüce dövlettomuz bu meblagın, sıkı durun, ama cok sıkı durun, 60 tl'sini ödedi (rakamlar yuvarlanmıstır).

Toplam maliyet: 800 tl
SGK'nın ödedigi miktar: 60 tl

Allahıma binlerce kez sükürler olsun :):):):):

  • 8x4 pudrasız parfüm deodorant 24 h - inspire:
    Harika bir deodorant. Ben Deotak kullanmadıgım günlerde gönül rahatlıgı ile 8x4'ün bu ürününü kullanıyorum (tabii cıplak koltuk altına degil, giysilerin üzerinden). Bu serinin benim tenimde en kalıcı olan deodorantı oldu ve kokusu da cok hosuma gitti (beyaz seftali, nilüfer, yasemin). Bütün gün o hos kokuyu hafif hafif alabiliyorsunuz, en cok bu sebepten sevdim zaten, Kadınlar Günü indiriminde muhtemelen cayır cayır alıp kenara atacagım.
  • Avon Soft Musk perfumed body spray 75 ml:
    Miktarını bilincli olarak yazdım, cünkü sinirliyim. Yukardaki 8x4 efendi gibi 150 ml, bizimkini yapmıslar onun YARISI KADAR, ama fiyatları aynı. Hatta yanlısım yoksa Avon'unkinin indirimli fiyatıyla 8x4'ün indirimsiz fiyatı aynı (9 tl civarı). Aga bu nedir? Bir de üstüne o muazzam Soft Musk parfümün etkisini arttırır diye almısım, hicbir fark görememisim, BASLARIM DEDIM HAAAA AVON GIBI -_- Instagram'da (@lemursevenissizmimar) paylasmıstım bu ürünü, buradan yorumumu yapmıs olayım; begenmedim, almayınız, gerek yok cünkü.
  • Wet n wild coloricon allık (Apri-cot in the Middle):
    Pearlescent Pink'ten sonraki favorim. Bu seriyi gözüm kapalı öneririm gayrı, fiyat/performans dengesi olaganüstü bir ürün be bu! Kahvemsi bir ton, adı gibi kayısı renginde durdu benim tenimde, yüze hafifce bir boyut kazandırmak icin kullanılabilecek sıcak bir kahve-kayısı diyelim. Acık tenlerde son derece güzel durdugunu düsünüyorum :) 
  • Essence the velvets (05 taupe secret):
    Yine cok sevdigim bir ürünün farklı rengi, bu ürünün 03 smooth caramel'ini göz kapaklarımı aydınlatmak icin kullanmayı ne kadar sevdigimi artık hepiniz biliyorsunuz <3 iste bu 05'i de göz farı bazının üzerine oldugu gibi parmakla uyguluyorsunuz ve dünyanın en tatlı, en belli belirsiz kahve tonuyla saniyeler icinde smoky bir görünüm elde ediyorsunuz. Sonra da gelip bana tesekkür edeyorsunuz ;)
  • Golden Rose velvet matte 02:
    Artık herkesin malumu bu serinin 02 rengi benim dudagım icin nude seceneklerden biri, o sebeple bu ay evden hızlıca cıkmam gerektiginde nasıl sürdügüme cok da dikkat etmeden uygulayıp cıktıgım bir ruj oldu. Hos bir gül kurusu-pembe rengi :)
  • Vaseline original nemlendirici jel:
    Bu ay dudaklarım icin yatmadan/evden cıkmadan/ruj sürmeden önce kullandıgım ve oldukca memnun kaldıgım Vaseline'in bu en basic ürünü ayın sevilen kisisel bakım ürünleri arasında yerini alıyor :) neden, cünkü olayı belli, nemlendiriyor, birazcık da onarıyor, daha ne :3 
  • Wet n wild CoverAll concealer palette:
    Krem formunda bu ürün üzerinde yazana göre dört ayrı fonksiyona sahip bölüm var: pembe kısım cilde daha aydınlık bir görüntü vermek icin, yesil kısım kırmızılıkları nötralize etmek icin, beyaz kısım aydınlatmak icin, ten rengi kısım ise kapatıcı görevi görüyor. Vaatler bu sekilde en azından. Ben bu paleti sırf yesil kısmı icin aldım diyebilirim, yüzümdeki en büyük sorun kızarıklık oldugu icin, ve gayet memnun kaldım. Kapatıcısı bana biraz fazla koyu geldi, onu herhalde kullanamayacagım. Beyaz ve pembe kısımların da gideri olur diye düsünüyorum henüz denemesem de :)


FILMLER

Bu ay cok film izlemisim, cogunu evde olmak üzere. Filmlerden de anlayacaksınız, ayın teması Ryan Gosling ve Emma Stone. Taktım mı takıyorum demistim degil mi kdljklj ama tabii baska seyler de var, buyrunuz baslayalım! :)

Forushande /The Salesman (2016)

Yönetmen: Asghar Farhadi
IMDb puanı: 8.3
Metascore puanı: 86

Ayın ilk filmi olan Iran yapımı The Salesman, En Iyi Yabancı Film Oscarlı A Separation'ın (ki en kısa zamanda onu da izleyecegim) yönetmeni Asghar Farhadi'nin Cannes ödüllü ve Oscar adayı yeni filmi. Arthur Miller'ın Death of a Salesman oyununda oynayan bir karı kocanın iliskilerinin, yasadıkları bir hadise sonrasında olumsuz anlamda degisime ugramasını ve baglı olarak gelisen olayları konu alıyorsa da, bu film Farhadi'nin diger filmleri gibi Iran toplum yapısına iliskin ciddi projeksiyonlar iceriyor. Bana göre carpıcılıgı da buradan ileri geliyor.

Izleyici olarak yer yer sac bas yoldursa da, ister istemez Iran'a -simdilik- dısardan bakan bir kadın olarak bol keseden "keske söyle yapsaydı, böyle olsaydı" dedirtse de, bazı karakterlerin kafasını duvara sürtmek suretiyle kıvılcım cıkarma istegiyle yanıp tutustursa da insanı; film bütün sadeligi ve carpıcılıgıyla karsımızda duruyor. Siddetle tavsiye ediyorum efendim. Fragmanına filmin adına tıklayarak gidebileceginiz IMDb sayfasından ulasabilirsiniz.

Not: Ben bu postu yayınlayana kadar 89. Akademi Ödülleri sahiplerini buldu ve The Salesman Farhadi'nin Yabancı Film dalında ödül alan ikinci filmi oldu! :) Farhadi, Donald Trump'ın icinde Iran'ın da bulundugu yedi Müslüman ülkeye getirdigi ABD'ye seyahat engelini protesto ederek ödülü almaya gelmedi.


Rings (2017)

Yönetmen: F. Javier Gutiérrez
IMDb puanı: 4.5
Metascore puanı: 25

Yani evet, gittik bu filmi sinemada izledik, yaptık böyle bir sey jkshfdhg neden yaptık, tamamen meraktan, bir de hicbir Halka filmini sinemada izlememis olmanın verdigi bir "hadi be hacı bari bunu izleyek" kafası sanırım. Scream 4'e de aynen böyle bir "gönül borcu" motivasyonuyla gitmistim zamanında.

Neyse efendim, aslında adı basbayagı "The Ring: Origins" ya da en azından "The Ring 3" olması gerekirken nedense Rings olan bu film puanlarından da anlasılacagı üzere les gibi bir sey jkdshf hele sonu beni EPEY sinirlendirdi ama sinemada izlemek de keyifliydi dogrusu. Bunu nasıl acıklayabilirim bilmiyorum ama bir noktadan sonra bu janra gönül vermisseniz galiba emekli hemsire alter egonuz devreye giriyor ve "ah hah hah ilahi gencler, nasıl filmler bunlar böyle sizi gidi hah hah bok gibi filmler ama olsun" hosgörüsüyle yaklasmaya baslıyorsunuz bilhassa ilk filmiyle sansasyon yaratmıs büyük serilere. Diyorum ya, gönül borcu.

Genel anlamda eli yüzü düzgün sayılabilecek, yer yer beni koltugumdan zıplatmıs sahneler iceren ama serinin meraklıları dısında kimsenin ilgisini cekmeyecek bir filmdi Rings. Bir noktadan sonra zaten altyazı cevirisinin kurbanı olduk; "vision"ı "vizyon" diye cevirmisler, sürekli bir "kuyu vizyonu" muhabbeti dönünce korku filmi oldu size komedi :3 sinirler oldu laçka jskhf "rüyamda bir kuyu vizyonu gördüm" LA SIE -_-

Afis de bokum gibi, bunu söylemeden asla gecemezdim skjhf watch it then you die, allaaaaahhh YOU DON'T SAY?!


Önermiyorum, ama yine de listeme almak istedim, cünkü sapıklık var bende. Son bir öneri: Fragmanını izlemeyin, izlediyseniz bosu bosuna filme gitmeyin.


Ringu (1998)

Yönetmen: Hideo Nakata
IMDb puanı: 7.3

Önce afisteki son derece gereksiz acıklamayı okuyalım: "The original movie that inspired The Ring." Öz hakiki Halka kafaları, nedendir bilinmez, sen 1998'de film yapmıssın, Hollywood 2002'de yapmıs hem de aynı isimle ama tabii toplama cıkarma zor is bunlar...........

Durur muyum, Rings'ten sonra ilk isim Ringu'yu izlemek oldu. Japonlar bu korku isini iyi beceriyor arkadaslar, bu konuda lütfen hemfikir olalım, bu konuda catlak seslerden hoslanmıyorum kdfklj fakat Rings sonrası ilac gibi geldi desem abartmıs olmam. The Ring'in Samara'sı, Ringu'nun Sadako'su hepinizin malumu sorunlu cocugumuz öz hakiki versiyonda öyle her televizyondan, her telefondan, her LCD ekrandan labada lubada fırlamıyor. O zaman tabii nerde flat tv, her yer tüplü tv her yer vidyo kaset kjdhf filmde yalnızca bir sahnede oluyor bu, ve o sahnede ben filmi kapatıp sabaha bıraktım izlemeyi göt korkusundan, gece uyuyamam rezil olurum korkusundan skadjlks böyle yapılır korku filmi, öyle bir yapacaksın ki filmden cekinecek izleyen insan. Bes saat sonrasını düsünecek, "gece uyuyabilir miyim yoksa altıma mı sıcızlarım" diyecek kldjfd

Velhasıl saglam film, kült film, önemli film. Meraklılarına Naomi Watts'ı bırakın Ringu'ya bakın diyorum net bir bicimde. Hideo babaya saygılarımla.

Not: O degil de filmlerin konularını nasılsa artık en alakasız insan bile az cok biliyordur diye yazmadım, ayıp etmedim umarım kljdfhd iste izlendikten 7 gün sonra öldüren kaset (Rings'te viral vidyo sazan.avi) hikayesi özetle.



Yönetmenler: Glenn Ficara, John Requa
IMDb puanı: 7.4
Metascore puanı: 68

Emma Stone - Ryan Gosling bombardımanı baslıyor kjsgd evet, cok uzun zamandır böyle hos bir romantik komedi izlememistim. Romans kısmından ziyade komedi kısmı beni benden aldı, kahkahalarla güldügüm, cok eglendigim bir film oldu Crazy, Stupid, Love. :) Bilhassa Gosling'in hal ve hareketlerine koptum gercek anlamda, zaten kendisinin bu filmle bir Golden Globe adaylıgı mevcutmus. Böyle dolu dolu kahkaha attıran filmler ya artık cok denk gelmiyor, ya da ben daha az gülüyorum genel anlamda; iki türlü de bulunca bırakmamak lazım :)

Cok tatlı, cok komik, zekice esprilerle dolu, hos hafif bir film özetle. Bir cumartesi aksamı koltuga gömülmeli, iki bira ve cips esliginde izlemeli :3 Julianne Moore da bonus :)

Not: Filmi izlerseniz, izledikten sonra suna da bakın mutlaka. Filmin bir sahnesiyle ilgili Gosling ve Stone'un paylastıgı bir anekdot ve c o k i y i ksldjfk




Yönetmen: Derek Cianfrance
IMDb puanı: 7.4
Metascore puanı: 81

Bu kez Ryan Gosling'in Michelle Williams'la basrolü paylastıgı ve Williams'ın bu rolüyle En Iyi Kadın Oyuncu Oscar'ına aday gösterildigi bagımsız bir yapım Blue Valentine.

Ne denebilir bilemedim. "Bir ask hikayesi" afiste dedigine göre, oldukca hüzünlü bir hikaye hem de. Hüzün (blue) kısmı sabittir de, tam olarak bir ask hikayesi olup olmadıgının degerlendirmesi izleyiciye kalmıstır kanaatimce: Ben bu filmde kendi kıstaslarıma göre kabul edilebilir bir ask göremedim, bulamadım. Filmi benim icin ic burkan, düsündürücü kılan, izlemeye deger yapan da buydu sanırım :) Herhangi bir sekilde spoilera sebebiyet vermemek icin attıgım taklalar bu arada kjhds

Oyunculuklar cok lezizdi. Filmi begendim efendim, gönül rahatlıgıyla tavsiye ederim.


Gangster Squad (2013)

Yönetmen: Ruben Fleischer
IMDb puanı: 6.7
Metascore puanı: 40

Beni cok eglendiren, cok keyifli zaman gecirmeme vesile olan, bir ay icerisinde bir kendi basıma bir de anam babamla olmak üzere iki defa izleyip ikisinden de büyük keyif aldıgım bir gangster filmi Gangster Squad :) IMDb'de türü aksiyon, suc, drama olarak geciyor; ve dogru da tabii bunlar ama bu film bana göre cok ciddiye alınarak izlenecek bir aksiyon filmi degil. Filmi sevmemin nedeni de o yüzden bunlar degil, cünkü Gangster Squad türe yeni hicbir sey katmıyor. O anlamda hicbir numarası yok. Gelgelelim öyle güzel bir mizahı var ki kendi icinde, catır catır izletiyor kendini hic ama hic sıkmadan, hatta yer yer kahkahalar attırarak, o kadar olur. Ryan Gosling'in sesini kullanıs bicimi bile baslı basına bir komedi unsuru oldu benim icin, öyle diyebilirim :)

Yine bir Gosling - Stone birlikteligi, Sean Penn'in Mickey Cohen adlı gercek bir mafya babasını kendinden beklendigi gibi cayır cayır, biraz da karikatürize canlandırdıgı, Emma Stone'un yine güzelligi ile aktıgı, 1949 Los Angeles'ında gecen bir film. Komiser John O'Mara'nın Los Angeles'ın anasını bellemekte olan maftalar mafyası Mickey Cohen'i, kurdugu gizli ve seckin (jhsdfj) bir timle ortadan kaldırma mücadelesini konu alıyor. Favori karakterim acık ara ile O'Mara'nın esi, izlerseniz ne demek istedigimi anlayacaksınız :)

Son söz olarak bu filmi asırı önemseyen Metascore'a piiiiiii lanets'lerden bir demet gönderiyorum, ve Gangster Squad'ı bir cumartesi aksamı bir canak ayak kokulu Doritos ve iki sise Bomonti filtresiz esliginde izlemenizi siddetle öneriyorum :3 


Alice Through the Looking Glass (2016)

Yönetmen: James Bobin
IMDb puanı: 6.3
Metascore puanı: 34

Evet. Bravo. Bravolardan bir arajman adeta. Bravo iyi bok yediniz. Aga ya. Ben "bu ay neleri sevdim" baslıgını "bu ay neler oldu" diye degistirecegim cünkü cok pis elestirmek istedigim bir sürü sey oluyor, onlara da yer acmak istiyorum artık blogumda jkdhfk MESELA NE GIBI.........

Mesela bu film gibi. Ffff yine de bir seyi gömmek icin vaktimi harcamak istemiyorum sanırım. Söyle söyleyeyim, bu filmin bir konusu yok. Ya da var ama yok, hangisini tercih ederseniz. Filmde birtakım olaylar cereyan ediyor evet, ama sonunda "Ee, bosuna mı oldu onca aksiyon?" noktasına geliyorsunuz. American McGee'nin Wonderland ve Alice'ten ilham alarak yaptıgı oyunların (American McGee's Alice ve Alice: Madness Returns) hastası, manyagı olarak bu acıdan benim cok kalbimi kırdı bu film. Ne orijinal hikayeye sadık kalıyorsunuz ne de iyi bir hikaye üretebiliyorsunuz, ve Wonderland yani. Cok acayip gercekten.

Herhalde diyorum görselligi sisirdikce ve olaganüstülestirdikce konunun önemsizlesecegini filan düsündüler. Nitekim filmi "zaman kaybı" olmaktan cıkaran neredeyse tek sey de bu: görsellik. Söyle:

        

Karakterler arasında Time (Zaman) karakterini canlandıran Sacha Baron Cohen favori karakterim oldu. Görünümü sürpriz olsun izleyeceklere diye buraya koymadım. Bunlar da sahsen atmosfer anlamında Alice: Madness Returns'e oldukca benzettigim birkac sahneden görüntü:





Easy A (2010)

Yönetmen: Will Gluck
IMDb puanı: 7.1
Metascore puanı: 72

Emma Stone'un daha genis kitlelerce fark edilmesini saglayan ve gercekten de kendisinin güzel, tatlı bir oyunculuk sergiledigi bu Amerikan Anadolu Lisesi komedisiyle benim yıldızım pek barısmadı. O 7.1'i de cok anlamadım, lakin üstünde durmayacagım. 7 sezon Glee'den ve 10 Things I Hate About You gibi bir basyapıttan sonra Amerikan liselerinde cereyan eden olayların beni etkilemesi ya da güldürmesi icin sanırım Easy A'den daha fazlası gerekiyor. Yine de sırf Emma Stone'un oyunculugu ve tatlıslıgı icin izlenesi, hosca vakit gecirten köpük bir film. Meraktan izledim, bence siz de izleyebilirsiniz, bir sakıncası olmaz jkdhf fakat lütfen konuyu sormayın, bir önemi yok cünkü......


He Named Me Malala (2015)

Yönetmen: Davis Guggenheim
IMDb puanı: 6.8
Metascore puanı: 61

Kız cocuklarının egitim hakkı icin babası ile verdigi mücadele sebebiyle Taliban tarafından vurulan, 2014 Nobel Barıs Ödülü'nün sahibi Malala Yousafzai'nin hikayesini anlatan bir belgesel film He Named Me Malala. Anlatılan hikaye elbette ki cok carpıcı, fakat Guggenheim'ın bunu ne kadar hakkını vererek aktardıgı tartısma konusu. Bana soracak olursanız Yousafzai'nin yaptıgı sey o kadar büyük ve etkileyici, sonrasında ugradıgı saldırı o kadar korkunc ve önemli ki; bunu anlatmaya kalktıgınızda ortaya aynı etkide bir is cıkması cok zor. Bir de kitabı var, belki onu okumak daha iyi olabilir, bilemedim. Yine de konuyla ilgili birinci agızdan bilgi sahibi olmak isteyenler icin iyi bir kaynak oldugunu düsünüyorum. Anlatıma katkıda bulunması icin aralara serpistirilmis animasyon parcalar da benim cok hosuma gitti, genel kanı tersi yönde olsa da.


Split (2016)

Yönetmen: M. Night Shyamalan
IMDb puanı: 7.5
Metascore puanı: 62

EEEEEEEEEEEEEEEEEY bebegim Shyamalan'ın yeni filmi geldi ya :3 :3 :3 öhm evet arkadaslar kjdhsf cogunuz yönetmenin adına cok dikkat etmemis olabilirsiniz, ama The Sixth Sense filmini herhalde bilmeyeniniz yoktur :) korku/gerilim janrında plot twist/sürpriz son anlamında cıgır acan, iki de Oscar adaylıgı bulunan (ki korku türünde olup da en iyi filme aday gösterilen yalnızca dört film daha var simdiye dek, onlar da: The Exorcist - 1973, Jaws - 1975, The Silence of the Lambs - 1991 ve Black Swan - 2010) bu film artık türün kült filmleri arasında. "I see dead people" repligi herhalde durumu ifade etmeye yeter :)

Bununla birlikte benim Shyamalan sevdam The Sixth Sense'e degil, The Village filmine dayanıyor. Bu filmi cok sevenler ve hic sevmeyenler seklinde iki grup var; ben filmi tamamen suursuzca gidip sinemada izledigim ve altıma sıctıgım günden beri ilk gruptayım. Gercekten cok etkilenmistim, cok korkmustum ve cok sevmistim filmi her seyiyle. Sonrasında daha bir yetiskin halimle tekrar izledim ve benim icin etkisinden bir sey kaybetmedigini gördüm. Bu esnada Shyamalan Avatar: The Last Airbender'ı sinemaya uyarlayan o talihsiz yönetmen oldu, topa tutuldu; baska birtakım kötü filmler cevirdi, ama ben bekledim. Ben, bütün sadakatimle bugünleri bekledim kdlshfkjd

Split, uzun zaman sonra yönetmenin seyirci tarafından bagırlara basılan, iyi gise yapan bir filmi an itibariyle. Ben de Subat ayının son gününde filmi Eda'yla sinemaya gidip izleyerek bebegimle hasret giderdim <3 James McAvoy'un basrolde oldugu ve filmi adeta gümbür gümbür götürdügü Split, coklu kisilik bozuklugundan muzdarip, 23 kisiligi olan Kevin Wendell karakterinin etrafında dönüyor. Bu sahsın üc genc kızı kacırması üzerine olayların gelistigi filmde McAvoy'un performansı gercekten cok basarılı. Kisilikler arasında gidip gelirken bizi de heyecanlandırıyor, panikletiyor, korkutuyor ve türlü cesitli duyguyu klostrofobik bir ortamda kendisiyle beraber yasatıyor. Film ortaya cıkan 24. kisilik ve sonrasında gelisen durumlar itibariyle "yalnız bu cok sacma"ci gercekci kitlenin pek hosuna gitmeyecek olsa da ben kafamda her seyi yerli yerine oturtabildigim icin filmi begendim. Tavsiye ediyorum :)

Not: Filmin ana karakteri Kevin, yönetmenin 2000 yapımı Unbreakable filminde annesiyle birlikte yer alıyormus. Zaten Shyamalan o filmi cektigi sırada bu karakterle ilgili ayrı bir film yapma fikri kafasında varmıs. Split'in sonunda görünen ve Eda'yla bizi "hayırdır gardas"lara gark eden Bruce Willis amca da Unbreakable'ın basrollerindenmis (David Dunn karakteri). Hatta Shyamalan bu iki filmden karakterler iceren bir ücüncü filmi yapacagının da sinyallerini vermis. Hayırlısı bakalım.


Filmin cok hosuma giden bir diger posteri. Baska bir tane daha vardı ama azcık spoiler icerdigi icin koymamaya karar verdim buraya :)

Bu ay bir de ne isime girdiyse cidden, Tuba Ünsal ve Rıza Kocaoglu'nun basrollerini paylastıgı Dünyanın En Güzel Kokusu adlı filmi izlemeye yeltendim. Cok bos vaktim oldugu ve filmleri yarım bırakmayı hic sevmedigim halde bu filmi bitiremedim. Bu filmi ben yarıda bıraktım, hatta yarısına varamadan bıraktım. Neden böyle bir sey yaptınız :( 

Ve elbette ki 89. Oscar Ödül Töreni de 26 Subat'ı 27 Subat'a baglayan gece gerceklesti ve bana ekran basında 8 bucuk saatlik bir kamp kurdurdu kedimle birlikte. Gectim televizyonun basına, cektim yorganımı üstüme, kah uyuyarak kah uyanık törenin tamamını kırmızı halısıyla öncesinde Yekta Kopanlı Özge Özpirinccili geyik muhabbetiyle filan komple izledim. Hayatımda ilk kez vaktim oldu böyle bir cılgınlık yapmaya, ve törenin sonunda LÖPS diye patlak veren skandalla birlikte ne kadar sanslı bir kul oldugumu bir kez anladım, hallelujah! ssjsjsjjs (bkz. o neydi gı) Bütün uykusuzluguma degdi resmen, kafamı yastıga huzur icinde koydum kjdhsfkj 
Suraya da koyayım da eksik kalmasın:


Bir kez daha izledim, bir kez daha icim acıdı La La Land'in tema müzigi anonsla birlikte calmaya basladıgında :'( you had one fucking job for God's sake be.........................



KITAP

Fasizmin Kitle Psikolojisi - Wilhelm Reich
Cem Yayınevi, 2014.

Bu ayın bomba kitabı benim icin ünlü kuramcı ve psikanalist Wilhelm Reich'ın diger tüm eserleri gibi cok ses getiren eseri Fasizmin Kitle Psikolojisi oldu. Kitap Reich'ın konuyla ilgili temel teorisi olan "fasizm bir ırkın, ulusun ya da partinin meselesi degildir; tüm dünyanın meselesidir ve basitce ortalama insanın organize siyasi ifadesinden baska bir sey degildir"in etrafında sekilleniyor ve detaylı bir Marksizm okumasıyla birlikte yürüyor.

Kitabın bana bir miktar agır geldigini belirtmem gerek, altını cizerek ve cogu zaman sesli okuyarak ilerleyebiliyorum. Icinde yasadıgımız ülkeyi, zamanı ve genel anlamda dünyayı anlamak icin cok yerinde bir eser oldugunu düsünüyorum. Kafa patlatmaya kesinlikle deger :)



MEKAN

  • Pollo Vitello, Karsıyaka, Izmir
    Ayın yemek sepeti önerisi Pollo Vitello :) hala mekan sekmesi altında yazıyorum ama belki yemek sepeti diye ayrı bir sekme acmanın vakti geldi, bilemiyorum........ Bu mekanın size kendi noodle'ınızı yapma secenegi sunması benim noodle denen bu nane ile tekrar barısmama vesile oldu. Az kalsın agzıma gelen az pismis bilimum sebze yüzünden noodle camiasına toptan küsecektim kdhfs
    Gelen tüm siparisler sıcacık ve cok lezzetli geldi, bir de üstüne hıphızlı geldi. Noodle dısında wrap ve salata da var menülerinde, menüye de mekanın ismine tıklayarak fiyatlarla birlikte göz atabilirsiniz :) 


Bu ayın sevilenleri de böyleydi :) bir postun daha sonuna gelirken buralara kadar okumus olan herkese en icten tesekkürlerimi sunuyorum; lütfen fikir, sikayet ve önerilerinizi yorum olarak bildirmekten cekinmeyin :) Yazılarımdan anında haberdar olmak icin beni blogumla aynı adlı Instagram hesabımdan takip edebilir ya da bloga abone olabilirsiniz (olabilir misiniz, ay lütfen olun cünkü :3)! 

Sevdiklerinize yakın durdugunuz ve kücük seyleri dert etmediginiz güzel bir ay diliyorum, sonraki postta görüsünceye dek, sevgilerimle!

lsim.











Yorumlar